Her
anne-baba çocuğuna farklı sınırlar çizer.Kimisi için salonda oyun oynanmaz,salona
oyuncak getirilmez.Kimisi için evin her odası oyun alanı olabilir ve çocuk
istediği yere oyuncaklarını taşıyabilir.
Bu örneklerde iki farklı görüş, iki zıt bakış açısı var.Her iki taraf da sınırları
çizerken tamamen kendi düşünceleriyle hareket etti. Belki iki taraf da bu
konuda yazılmış, aynı makaleyi okudu.Biri makalede okuduklarını uygulamanın mantıklı olduğunu düşündü.Diğeri ise makaleyi saçma bularak, kendi bildiği doğruyu uygulamaya devam etti.
Doğru ve yanlışlar kişilere özeldir.Her anne-baba çocuğu için
çizeceği sınırları kendisi belirler.Önemli olan, bu sınırları neden çizdiğimizi çocuğumuza
anlatmamızdır.
Genellikle çocuklarımıza, onları korumak amaçlı sınırlar
koyarız.
Örneğin; ateşe yaklaşmalarını istemeyiz.Hepimiz yetişkin
insanlarız ve ateşe tutarsak, elimizin yanacağını biliyoruz.Çünkü bunu daha
önce deneyimledik.Hayatında bunu hiç deneyimlememiş olan çocuğumuz ateşe elini
uzattığında, “Yaklaşma!Yanarsın!” deriz.Oysa çocuğumuz “yanmak” fiilinin ne
anlama geldiğini bilmiyordur.Onun yanmayı algılamasını sağlamadığımız sürece, merakla
elini ateşe uzatmaya devam edecektir.Ne yaparız?Sıcak bir çay bardağına
dokunmasını sağlayarak, “yanmak” fiilini tekrar ederiz.O andan itibaren,
“yanmak” fiilini duyduğunda, aklına bardağa dokunduğunda hissettiği acı gelir.
Çocuklarıma, deneyimlemelerini istemediğim konularda sınır
çizerken bir çok yöntem denedim.
Okuduğum psikolog tavsiyelerini tek tek uyguladım ve çocuklarımın verdiği
tepkileri gözlemledim.Alışık olduğum yöntemden, etkili ve doğru olan yönteme doğru adım adım geçiş yaptım.
1. Yapmamaları gereken bir şeyi yapıyorlarsa,mesela yüksek bir
yerde zıplıyorlarsa, önce büyüklerimden öğrendiğim ve çevremde en sık gördüğüm
şeyi uyguladım.Bu yöntem çok basit. ”Yapmayın şunu!Hemen aşağıya inin!Oraya çıkmak yok!” diye bağırdım.Tabii bir süre
duraksadılar.Bağırmamdan korkarak bıraktıkları eyleme, bu sefer arkamı
döndüğümde devam ettiler.
Bunun sonuçlarının ne kadar tehlikeli olabileceğini
fark ettim.Belki daha tehlikeli bir şeyi, ben yanlarında değilken
deneyeceklerdi.
2. Yaptıkları hareketin sonucunun ne olabileceğini
anlattım.”Düşebilirsiniz.”dedim.Bu biraz daha etkili oldu ama onları
durdurmadı.”Düşmeyiz.”dediler.
3. Bu sonuç karşısında ne hissedebileceklerini söyledim.”Çok
canınız yanar.”
Durup düşündükten sonra yapmaya devam ettiler.
4. Tam olarak ne demek istediğimi, geçmişte yaşadıkları bir örnekle
açıkladım.”Parka gittiğimizde düştüğünü hatırlıyor musun?Canın yanmıştı.Öyle
değil mi?”şeklinde soru sorarak konuştuğumda, tam bir diyalog kurmuş olduğumuz için daha
dikkatli dinleyerek cevap verdiler.Ne
hissettiklerini hatırlatmak, sonucu daha iyi idrak etmelerini sağladı.
”Yine öyle canın yansın ister misin?”
“Hayır.”
“İstemiyorsan aşağıda zıplamaya devam edebilirsin.”dedim.
Alternatif sunmam, çok hoşlarına gitti.Çoğu zaman etkili
oldu.
5. Ne hissettiğimi söyledim. ”Bunu yaptığınız zaman düşmenizden
korkuyorum.” dedim.Hislerimi dile getirmek, hala kullandığım etkili bir yöntem,
ama artık “Korkuyorum.” dediğimde, “Korkma anne.Düşmeyiz.” diyebiliyorlar. J
6. Benim şimdiye kadar %90 başarılı olduğunu gördüğüm
yöntem ise, daha çok sevdikleri bir oyun
oynayacağımızı söyleyerek, dikkatlerini dağıtmak.Benimle oyun oynamayı çok
sevdiklerini biliyorum.Sadece oyuncakları konuştursak bile çok mutlu
oluyorlar.Bu yöntemi uygulayabilmek için, o anda yaptığım bir iş varsa bırakıp
çocuklarımla ilgilenmem gerekiyor.Her zaman yapamıyorum.Bu sefer ben olmadan
yapabilecekleri başka bir şey buluyorum.Yeter ki onları başka tarafa
yönlendirebileyim.
Ben onlara kısa cümlelerle, soru cevap şeklinde ve daha önce
yaşadıklarından örnekler vererek açıklama yaptıkça, yavaş yavaş bunları
akıllarında tutmaya başladılar.
Sabırla tekrar etmek,kararlı ve istikrarlı olmak
gerekiyor.Yanımızdaki bir yetişkin “Hadi bu seferlik yapsın annesi.” dese bile,
kendimizden emin bir şekilde “Hayır.” diyebilmeliyiz.
Sevgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder