31 Mayıs 2014 Cumartesi

Drama oyunu (1,2,3...)


Drama oyunlarını takip edenler burada mı?

Biz yeni bir oyun daha oynadık ve hemen sizlerle paylaşmak istedim.
Oyun, kurallarını anlayan her yaşta çocukla,gençlerle,hatta yetişkinler arasında bile oynanabilir.Oyuncuların konsantre olup oyunu sürekli takipte olmaları şart.Bana göre oyunun heyecanlı olma sebebi de bu. 

İşte oyunumuz:
DRAMA OYUNU (1-2-3...)

Bu oyun en az iki kişiyle oynanır.
Kişi sayısı kadar sayı belirlenir. Örn:3 kişi oynayacaksanız 3'e kadar sayılacak demektir.
Herkes birer kelime seçer.Bu kelimenin ne olduğu önemli değil.Sevdiğiniz bir hayvan,bir çizgi film kahramanı veya bir meyve adı olabilir.




Fotoğraftaki gibi sol el üstte,sağ el altta olacak şekilde ellerinizi üst üste koyarak bir daire oluşturun.Sırası gelen,bir sonrakinin eline vurarak,söylemesi gereken kelimeyi söyler ve oyun bu şekilde ilerler.
Herkes sırayla sayıları söyler ve belirlenen sayıdan sonra sırası gelen kişi,kendi seçtiği kelimeyi söyler ve tekrar 1'den başlayarak sıra devam eder.


Daha iyi anlayabilmeniz için A,B ve C olarak adlandıracağım üç kişinin bu oyunu nasıl oynadığını yazacağım.
A,kelime olarak "elma"yı, B, "üzüm"ü, C ise "kiraz"ı seçmiş olsun.
Oyuna A başlıyor.Sırayla söylemeleri gereken sayı ve kelimeleri söylüyorlar.
A: Bir
B: İki
C: Üç
A: Elma
B: Bir
C: İki
A: Üç
B: Üzüm
C: Bir
A: İki
B: Üç
C: Kiraz
.....
.....
Ve bu şekilde oyun devam ediyor.Sıkılıncaya kadar sınırsız oynayabilirsiniz.
Eğlenceli oyunlar dilerim.
Sevgiyle kalın...


Diğer drama oyunlarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
http://cocuklaraskina.blogspot.com.tr/2014/05/tahmin-oyunu-drama.html
http://www.cocuklaraskina.blogspot.com.tr/2014/03/drama-oyunu-yonetme-ve-yonetilme.html
http://www.cocuklaraskina.blogspot.com.tr/2014/04/drama-oyunu-ayna.html
http://www.cocuklaraskina.blogspot.com.tr/2014/04/dedektiflik-oyunu.html

30 Mayıs 2014 Cuma

Hamurdan labirent


İlk defa pipetle üflemeli bir oyun oynadık.Oynarken bu kadar eğleneceklerini bilseydim çok daha önce bu oyunu onlar için hazırlardım.Üstelik labirenti iki farklı amaçla daha kullandık.


Oyunu hazırlamak için herhangi bir hamur kullanabilirsiniz.Benim elimde bayat şeker hamuru vardı.Hamur yettiği kadarıyla bir labirent yaptım.5 yaş üzeri bir çocuğunuz varsa, çok daha büyük bir labirent yapabilirsiniz.
Etrafında dönebilecekleri şekilde bir sehpanın üzerine hazırladım labirentimizi.Bir tepsinin içinde yere de hazırlanabilir.
Küçük bir kağıt parçasını buruşturarak top şekline getirdim.Labirentin girişine bıraktım.
Kızım pipetle üfleyerek kağıdı ilerletti ve labirentin sonuna ulaştırdı.
Her seferinde kağıdı labirentten çıkardığı için çok mutlu oldu.Tekrar tekrar başa dönerek oynadı.


Oğlum kağıt ve pipetle ilgilenmedi.Hemen küçük bir araba kapıp geldi.Üfleme oyununu bitirdiğimizde, ikisi birer minik araba alıp labirenti tekrar tekrar keşfettiler.


Son olarak labirenti bozarak oyun hamuru oynar gibi istedikleri şekilleri yaptılar.
Eğlenceli oyunlar dilerim.
Sevgiyle kalın...

El şeklinde buz


Daha önce farklı şekillerde buz kalıpları çıkarmıştık ama hiç biri çocukları bu el şeklindeki buz kalıpları kadar heyecanlandırmamıştı.


İki adet plastik eldiven çıkardım.İçlerine su doldurdular.İstedikleri oyuncakları eldivenlerin içine attılar.Elimdeki tek renk olan pembe gıda boyasını bir eldivenin içine damlattık.Eldivenlerin ağzını bağlayarak çukur kapların içinde dondurucuya koyduk.


Gıda boyası kullanacaksanız fazla kaçırmamanızı tavsiye ederim.Ben sanırım üç dört damla koymuştum.Kızımın parmakları buzla oynarken pembeye boyandı.Gerçi o bundan memnundu.Ben yine de ilk defa deneyecek olanları uyarayım.


Donmuş kalıpları, eldivenleri yırtarak çıkardık.Bebek bıçağı ve çatalla buzu kırarak oyuncaklarını çıkarmaya uğraştılar.
Etraf batmasın diyorsanız, bu etkinliği mutfak,banyo veya balkonda yapmanızı tavsiye ederim.Böylece sıçrayan suyu silmeniz daha kolay olacaktır.
Buzun içine koyacağınız oyuncağın da, buzu kırarken alacağı darbelerden etkilenmeyecek nitelikte olmasına özen gösterin.


Biz bu oyunu uzun süre, zevkle oynadık.Sıcak günler için çok hoşumuza giden bir oyun alternatifi oldu.

Sevgiyle kalın...

29 Mayıs 2014 Perşembe

Eğitici oyun mu, eğlenceli oyun mu?


İnternet hayatımıza girdiğinden beri, çocuklarla oynanabilecek oyunlar hakkında rahatlıkla araştırma yapabileceğimiz, uçsuz bucaksız bir havuz oluştu."Çocuklarımıza nasıl oyunlar oynatırsak zekası hızla gelişir?" sorusunun cevabını gördüğümüz başlıklar, bizi daha çok ilgilendirmeye başladı.Montessori diye bir eğitim şekli çıktı ve kısa sürede ülkemizde moda oldu.Kötü mü?Tabii ki hayır.Gayet güzel bir metod.Daha fazla ticari amaçla kullanılır oldu.Eskiden oynanan saklambaç,sek sek, körebe gibi oyunları, modası geçmiş, çocuğa hiçbir şey vermeyen oyunlar gözüyle bakmaya başladık.
Bu konuda o kadar çok yazı yazılmaya başlandı ki, artık kafamız iyice karıştı.Bir psikoloğa danışmadan, çocuğumuza hangi oyunları oynatmamız gerektiğine karar veremez olduk.

Bana göre hangi oyunu oynayacağımıza karar vermek çok basit.Neden mi?Çünkü her oyunda mutlaka kazanımlar oluyor.
Örneğin saklambaç oynarken çocuklarım çok eğleniyorlar.Basit ve modası geçmiş gibi görünse de, bu oyun sayesinde, küçük yaşta iki dilde 10'a kadar saymayı, saklanıp beklerken sabırlı olmayı, zamanla sobelendiklerinde kızmayarak, başarılı oldukları gibi başarısız da olabileceklerini, saklanmak için daha iyi yerler ararken alternatif yaratmayı ve çözüm bulmayı öğrendiler.Koştukları ve kıkır kıkır güldükleri için karın,bacak ve kol kasları bolca çalıştı.Anne-babayla oyun oynadıkları için ilgi ve sevgi ihtiyaçlarını karşıladılar ve değerli olduklarını hissettiler.

Biz alıştığımızın dışında, hep yeni şeyler görmek istiyoruz.Çocuğumuzun da bizim bildiklerimizi bildiğini farz ediyoruz.Oysa düz beyaz kağıttan origami ile yaratacağımız her şekil, bana göre çocuğumuzun yaratıcılığını geliştirmeye yardımcı olur.Tüm geri dönüşüm projeleri de küçük kasları çalıştırarak el becerilerini geliştirmenin yanında, çöpe atmadan önce her nesneyi nasıl değerlendirebileceğini düşünmeye teşvik eder.
Biz evde o kadar çok geri dönüşüm projesi yaptık ki,3 yaşındaki oğlum artık eline boş çay kutusu geçtiğinde, "Anne!Bundan bir araba yapabiliriz!" diyebiliyor.Bir çok meslek dalının yaratıcılık gerektirdiğini düşünürsek, çocukların geleceği açısından çok büyük bir kazanım olduğunu görebiliriz.

Oyuncakları konuşturarak oynarken, diyalog kurmayı öğreniyor.Hayal gücünü kullanarak beyin jimnastiği yapıyor.Yaşadıklarını oyuna yansıtıyor.Anlatmakta zorlandığı konuları, oyun oynarken daha rahat ifade edebiliyor.

Örnekleri sayfalar dolusu yazabilirim.Her oyunun çocuklarıma ne kazandırdığını düşünmek yerine, eğlenceli vakit geçirip geçirmeyeceklerini düşünüyorum.Zorla faaliyet yaptırmıyorum.İstemedikleri oyunu oynamaya zorlamıyorum.Fikirlerini soruyorum.Kararlarına saygı duyuyorum.Oyun esnasında, kendilerini suçlu hissettirecek cümleler kurmuyorum.Özgür olacakları oyun ortamları yaratmaya çalışıyorum.

Oyun oynarken bol bol kahkaha atsınlar, öğrenirken eğlensinler istiyorum.
Oynayacağımız oyunun eğitici olup olmadığına takılıp kalmaktansa, çocuğumuzu ne kadar mutlu ettiğine odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.

Sevgiyle kalın...

Duvarda resim çalışması


Sanatçılar ancak özgür oldukları ortamlarda güzel çalışmalar ortaya çıkarırlar.Benim minik sanatçılarım da ne kadar özgür olurlarsa, o kadar güzel resimler çiziyorlar.Onlara hem özgürce resim yapabilecekleri geniş bir alan yaratmak, hem de bu çalışmayı arkadaşlarıyla birlikte yapabilmelerini sağlamak için, bugün onlara bir sürpriz hazırladım.


En çok sevdikleri oyun arkadaşları bugün bize geldiler.Onlar gelmeden önce koridorun duvarlarına ikişer kat parşömen kağıdı yapıştırdım.Oğlum arkadaşlarını beklemeden hemen bir kağıdı boyamaya başladı.
Arkadaşları gelince de farklı boya kalemleriyle uzun bir süre resimler yaptılar.Resim yaparken kendilerinden geçtiler.Masaya oturmalarını isteyip önlerine birer kağıt koysam bu kadar uzun süre resim yapmazlardı.


Kızımın resim sergisine bambaşka bir sergi daha eklendi bugün.Koridorumuz artık rengarenk! :)
5 yaş üzeri için muhteşem bir çalışma alanı olduğunu söylemeden edemeyeceğim.

Minik sanatçılara destek veren tüm annelere sevgilerimle...


Kendinden desenli resim


Çocuklar çizdikleri basit resimlerin kendiliğinden değişik bir görünüm kazanmasından etkilenirler.Bu bir çeşit sihir gibidir.Böyle bir resim elde etmek için tek ihtiyacımız olan şey kendinden kabartmalı desenleri olan bir yüzey.


Biz kabartmalı desenleri olan bir tepsi kullandık.Kağıdı köşelerinden tepsiye bantladım.Kuru boyalarla yaptığı resmini boyadıkça, ortaya tepsinin deseninde güzel bir görüntü çıktı.


Resim yapmayı seven tüm çocuklara sevgilerimizle...

Oyun planı


Bizim evde baba ile oynanan oyunlar, hafta sonunun en eğlenceli dakikaları demektir.Kızım Cuma gecesinden plan yapar.Bu resim, babası ile hafta sonu oynamak istediği oyunların bir listesi. 




28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kızmadan önce kendime soruyorum...



Dün masada meyve suyu içerek oyun oynayan oğlum bardağını düşürdü.Bardak kırıldı.Çocuklarımın ikisi de sessizce masanın başında oturmuş, benim ne tepki vereceğimi bekliyorlardı.
Hiçbir şey söylemeden süpürge ve faraşla cam kırıklarını toplamaya başladım.

O sırada kızım benim rolümü üstlendi ve kardeşine şöyle dedi: 
"Bak gördün mü?Bardak düşünce kırılır.Artık bunu biliyorsun.Bir dahaki sefere dikkat edersin ve bardağı yere düşürmezsin.Tamam mı?"
Oğlum onaylayarak başını salladı.
Şimdiye kadar doğru tepkiler vermişim ki kızım benim son tepkimi bu şekilde hatırladı diye düşündüm.
Gülümsedim.

Evet kızmıyorum.Çünkü Oğlum bardaktan daha değerli.
Kızmadan önce durup kendime soruyorum; "Çocuğumdan ve onun mutluluğundan daha değerli mi?" diye.

Leke olmuş halı veya koltuk için de kızmıyorum.Dünya mallarının hiç biri çocuklarımdan daha değerli değil.Suyla oynarken her tarafı ıslattılar veya yemeği üstlerine döktüler diye de kızmıyorum.Çünkü onların içten kahkahalarından daha değerli değil hiçbir şey.

Kırılan bir bardağın yenisini almak kolay, ama çocuklarımın kırılan kalplerini onarmak o kadar kolay değil.Bazen derin izler kalıyor minik yüreklerinde.

Onları düzeltmeye çalışmak yerine kendi egomu düzeltmeye çalışıyorum."Çocuk kabahat işlediğinde ona bağırılır veya ceza verilir."inancıyla bas bas bağıran egomu susturuyorum.
"Hayır." diyorum."Bundan ne ders çıkarabileceği anlatılır.Neden yapmaması gerektiğini kendi kendine anlamasına yardım edilir.Ceza ona hiçbir şey öğretmez.Bunun ona bir faydası yok."

Doğru hareketi hayata geçirebilmem için buna önce kendim inanmalıyım.Bu yüzden çocuklarla birlikte kendimi de eğitiyorum.

Hiçbir çocuğun yaralayıcı sözlerle ya da şiddetle eğitilmediği bir Dünya yaratmak bizim elimizde.

Sevgiyle kalın...

Pratik etek yapımı


Kes giydir etek. :) 
Nikah şekeri,bebek şekeri için satılan hazır kesilmiş organze kumaşlardan vardı elimde.4-5 kat üst üste koyup ortasını biraz kestim.Barbie bebeğin kalçasından geçecek kadar olsun yeter.Kızlarımız keyfini çıkarsın. Sevgiyle kalın... :)


Barbie elbisesi ve bluzu yapımı için tıklayın.
Barbie mayo yapımı için tıklayın 
Barbie kanatlandırma operasyonu için tıklayın.
Barbie evi fikirleri için tıklayın.

Magnetleri değerlendirelim


Sizin posta kutunuza da reklam için magnet bırakanlar oluyor mu?Onları benim gibi atmayıp saklıyorsanız,artık değerlendirme vaktiniz gelmiş olabilir.Bakın ben nasıl değerlendirdim:


Önce magnetleri farklı şekillerde kestim.Bütün olarak bıraktıklarım kare veya dikdörtgen şeklinde olanlardı.
Sonra üzerlerindeki naylon kaplamaları çıkardım.Farklı renklerdeki el işi kağıtlarının arkasına yapıştırdım.El işi kağıtları üstlerine yapışık şekilde keserek çıkardım.
Buz dolabının üzerine yapıştırdım.Çocuklar görünce nasıl sevindiler anlatamam.Birisi robot yapmak istedi,diğeri araba.Sonra ev,uçak,tren derken benden farklı şekiller de istemeye başladılar.Onların isteklerine göre kalan parçalardan da faklı şekiller kestim.Mesela ağacın üstüne meyveler yapıştırmak istediler.Küçük magnet parçaları kestim.
Yaratıcılıklarını geliştirecek bir oyun bulmuş olduk.Dolabın kapağına bakıp bakıp yeni şekiller akıllarına geliyor. :)
Onların mutluluğu,benim mutluluğum.
Sevgiyle kalın...

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Kağıt topları ile kedi düşürmece


Kızımın kar topu savaşı için hazırladığı kağıt topları sayesinde yeni bir oyun bulduk.Çocuklar topları birbirlerine atarak oynadıklarında, her ne kadar kağıt toplar hafif olsa da, gözlerine isabet etme olasılığı vardı.Hedefi değiştirme kararımızla birlikte, farklı ve çok eğlenceli bu oyun ortaya çıktı.


Büyük, boş bir yumuşatıcı şişesinin üzerine sert bir kitap yerleştirdik.Üstüne de hafif bir oyuncak.Şirin peluş kedimiz tam bu oyun içindi.


Top şekline getirdiğimiz A4 büyüklüğündeki kağıtları, açılmasın diye bir yanından bantladım.(Gazete kağıdı da olabilir)
Ayağımızın geçmemesi gereken çizgiyi koli bandı ile işaretledim.


İki kişi çizgiyi geçmeyecek şekilde ayakta durarak topları atmaya başladı.Hedef kediydi.Kitaba denk gelen hızlı bir top da kediyi düşürebiliyordu.Çığlıklar havada uçuşuyordu.Toplarımız bitince tek tek toplayıp yeniden başlıyorduk.Kedi düştüğünde ise kitabı dengeli bir şekilde şişenin üstüne yerleştirmek ve kediyi kitabı devirmeden üstüne koymak kızımın göreviydi.
Bu oyuna iki akşamdır doyamadılar.Bakalım kaç gün daha oynayacağız. :)

Denemek isteyenlere eğlenceli oyunlar dilerim.
Sevgiyle kalın...


24 Mayıs 2014 Cumartesi

Robot Pasta


Doğum gününden yaklaşık bir ay önce oğluma ne şeklinde bir pasta istediğini sordum.Robot cevabını aldım.
İnternet üzerinden robot pasta fotoğraflarına baktım.Birkaç tanesini kaydettim ve oğluma göstererek hangi robot pastayı beğendiğini sordum.Seçtiği pastanın boyutunu küçültüp kol ve bacaklarını değiştirdim ve ortaya fotoğrafta gördüğünüz pasta çıktı.


1kg mavi şeker hamuru,
iki adet pasta tabanı(2 katlı) kullandım.
Aşağıdaki çizimde keki nasıl kestiğimi, hangi parçaları nereye kullandığımı görebilirsiniz.
Dolgu malzemeleri:
2 paket Dr Oetker çikolatalı dolgu kreması
kavrulmuş tuzsuz fındık,badem
ve çikolata kaplı antep fıstığı
1. Gövde için kestiğim parçaların her katını şekerli su ile ıslatarak, aralarına dolgu malzemelerinden koydum.Gövde bitince üstünü şeker hamuru ile kapladım.
2. Başı için kestiğim parçaları da aynı işlemi tekrar ederek gövdenin üzerine sıraladım ve onu da hamurla kapladım.
3. Baş ve gövdenin alt kısımlarını, şerit şeklinde kestiğim şeker hamuruyla çevreledim.Şeker hamurunu yapıştırmak için sadece su kullandım.
4. Kolları için kestiğim parçalara da ayrı ayrı dolgu malzemesi koydum.Onları tamamen şeker hamuruyla kapladım.Omuzuna denk gelen kısma, ikiye böldüğüm çöp şiş çubuklarını batırdım.Çubukların dışarıda kalan taraflarını pastaya batırarak, kolları sabitledim.
5. Bacak için kestiğim parçaları, her katını ayırarak kullandım.Böylece dört parça oldu.Her birini sadece şeker hamuruyla kaplayarak gövdenin önüne sıraladım.
6. Bonibonların tek tarafına su sürerek, yapıştırmak istediğim yere bastırdım.Biraz tutarak beklemek gerekiyor.
7. Yumuşak şekerlerden göz ve kulak için olanları kürdanla pastaya tutturdum.Ayaklarını oluşturan karpuz şekerleri su ile yapıştırdım.Elleri için kullandığım solucan şekerleri yapıştırmaya gerek duymadım.Şekil verip bıraktım.
8. Antenleri için kullandığım püsküllü tellerin ucuna, solucan şekerlerin kırmızı taraflarını kesip taktım.
...veee pastamız hazır!

Annelere fikir, çocuklara sürpriz olsun.
Sevgiyle kalın...

20 Mayıs 2014 Salı

Pet şişeden pırıltılı bilezikler


Birkaç gündür üst üste aldığımız kötü haberler bizi oldukça etkiledi.Kızım etkinlik yapmak istediğinde, birkaç gün boyunca hep gücüm olmadığını söyledim.Sonunda isyan etti."Ne zaman gücün olacak anne?" dedi sinirlenerek.Haklıydı.Toparlanıp çocuklarımla ilgilenmeliydim.O anda elime geçen pet şişe ile kızımı mutlu edecek, işe yarar bir şeyler yaratmaya karar verdim.


Yarım litrelik şeffaf su şişesinden halkalar kestim.
Üç tanesinin iç tarafına simli yapıştırıcı sürdük.Kurumaları saatler sürdü.Yine de beklediğimize değdi.
Bir halkanın etrafına püsküllü tellerden sardık.


Pullarla süsleme işlemini ise kızım yaptı.İlk bileziği ben yaparak gösterdim.
Şeffaf bandı, halkanın etrafını saracak uzunlukta açtım.


Yapışkan yüzeyi yukarıya bakacak şekilde masaya bıraktım.Ağırlık yapması için açık ucuna makas koydum.
Pulları tek tek bandın üstüne yapıştırdı.Sonra da çemberi bandın üzerinde yuvarlayarak yapıştırdı.Bunu yaparken çok eğlendi.Tek başına yapmış olmak ise kendine olan güvenini artırdı.
"Ben yaptım!Kendi başıma yaptım!" derken mutluluğuna diyecek yoktu.


Sevgiyle kalın.


18 Mayıs 2014 Pazar

Kum,su ve çocuklar


Biz gergin,üzgün veya sinirli olduğumuzda, çocuklarımız da bizden etkileniyor.Aynı duyguları ister istemez onlara yansıtıyoruz.Birer ayna gibi onlar da bize geri yansıtıyorlar.Böyle durumlarda, çocukların kum veya su ile oynayabilecekleri bir ortam hazırlamak, rahatlamaları ve dikkatlerinin dağılması için en etkili çözümler arasında.


Psikologlar, çocukların 1,5-2 yaşından itibaren kum ve su ile oynamalarını öneriyor.Kum terapisi yöntemini kullanarak,psikolojik sorunlar yaşayan çocuklar tedavi ediliyor.
Kum ve suyun çocuklar üzerinde mucizevi etkileri olduğu gibi, sosyal ve duygusal gelişimlerine de çok büyük katkıları var.

Kum ve su ile oynanan oyunların faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Rahatlatır ve sakinleştirir.
2. Yaratıcılığı destekler.
3. Konuşarak ifade edemediklerini özgürce ifade edebilmelerini sağlar.
4. Geniş deneyim ve keşif olanakları sağlar.
5. Öğrenmeyi hızlandırır.
6. Dikkatini uzun süre aynı noktada toplamasını sağlar.
7. Fiziksel ve sosyal gelişimini destekler.
8. Yeni kelimeler öğrenmesini sağlar.(Örn: Suya elimizi/ayağımızı vurarak "Ellerini çırp/ayaklarını         çırp."dediğimizde "çırpmak" fillini öğrenir.)
9. Kavramları öğrenir.(Örn: Dolu/boş, az/çok...)

Liste daha genişletilebilir.Bunlar benim duyduğum, okuduğum ve çocuklarımda gözlemleyerek doğruluğundan emin olduğum bilgiler.
Daha çok çocuğun mutlu olması dileğiyle...
Sevgiyle kalın.


13 Mayıs 2014 Salı

Sınırları belirlemek


Her anne-baba çocuğuna farklı sınırlar çizer.Kimisi için salonda oyun oynanmaz,salona oyuncak getirilmez.Kimisi için evin her odası oyun alanı olabilir ve çocuk istediği yere oyuncaklarını taşıyabilir.

Bu örneklerde iki farklı görüş, iki zıt bakış açısı var.Her iki taraf da sınırları çizerken tamamen kendi düşünceleriyle hareket etti. Belki iki taraf da bu konuda yazılmış, aynı makaleyi okudu.Biri makalede okuduklarını uygulamanın mantıklı olduğunu düşündü.Diğeri ise makaleyi saçma bularak, kendi bildiği doğruyu uygulamaya devam etti.

Doğru ve yanlışlar kişilere özeldir.Her anne-baba çocuğu için çizeceği sınırları kendisi belirler.Önemli olan, bu sınırları neden çizdiğimizi çocuğumuza anlatmamızdır.

Genellikle çocuklarımıza, onları korumak amaçlı sınırlar koyarız.
Örneğin; ateşe yaklaşmalarını istemeyiz.Hepimiz yetişkin insanlarız ve ateşe tutarsak, elimizin yanacağını biliyoruz.Çünkü bunu daha önce deneyimledik.Hayatında bunu hiç deneyimlememiş olan çocuğumuz ateşe elini uzattığında, “Yaklaşma!Yanarsın!” deriz.Oysa çocuğumuz “yanmak” fiilinin ne anlama geldiğini bilmiyordur.Onun yanmayı algılamasını sağlamadığımız sürece, merakla elini ateşe uzatmaya devam edecektir.Ne yaparız?Sıcak bir çay bardağına dokunmasını sağlayarak, “yanmak” fiilini tekrar ederiz.O andan itibaren, “yanmak” fiilini duyduğunda, aklına bardağa dokunduğunda hissettiği acı gelir.



Çocuklarıma, deneyimlemelerini istemediğim konularda sınır çizerken bir çok yöntem denedim.
Okuduğum psikolog tavsiyelerini tek tek uyguladım ve çocuklarımın verdiği tepkileri gözlemledim.Alışık olduğum yöntemden, etkili ve doğru olan yönteme doğru adım adım geçiş yaptım.

1. Yapmamaları gereken bir şeyi yapıyorlarsa,mesela yüksek bir yerde zıplıyorlarsa, önce büyüklerimden öğrendiğim ve çevremde en sık gördüğüm şeyi uyguladım.Bu yöntem çok basit. ”Yapmayın şunu!Hemen aşağıya inin!Oraya çıkmak yok!” diye bağırdım.Tabii bir süre duraksadılar.Bağırmamdan korkarak bıraktıkları eyleme, bu sefer arkamı döndüğümde devam ettiler.
Bunun sonuçlarının ne kadar tehlikeli olabileceğini fark ettim.Belki daha tehlikeli bir şeyi, ben yanlarında değilken deneyeceklerdi.

2. Yaptıkları hareketin sonucunun ne olabileceğini anlattım.”Düşebilirsiniz.”dedim.Bu biraz daha etkili oldu ama onları durdurmadı.”Düşmeyiz.”dediler.

3. Bu sonuç karşısında ne hissedebileceklerini söyledim.”Çok canınız yanar.”
 Durup düşündükten sonra yapmaya devam ettiler.

4. Tam olarak ne demek istediğimi, geçmişte yaşadıkları bir örnekle açıkladım.”Parka gittiğimizde düştüğünü hatırlıyor musun?Canın yanmıştı.Öyle değil mi?”şeklinde soru sorarak konuştuğumda, tam bir diyalog kurmuş olduğumuz için daha dikkatli  dinleyerek cevap verdiler.Ne hissettiklerini hatırlatmak, sonucu daha iyi idrak etmelerini sağladı.
”Yine öyle canın yansın ister misin?”
“Hayır.”
“İstemiyorsan aşağıda zıplamaya devam edebilirsin.”dedim.
Alternatif sunmam, çok hoşlarına gitti.Çoğu zaman etkili oldu.

5. Ne hissettiğimi söyledim. ”Bunu yaptığınız zaman düşmenizden korkuyorum.” dedim.Hislerimi dile getirmek, hala kullandığım etkili bir yöntem, ama artık “Korkuyorum.” dediğimde, “Korkma anne.Düşmeyiz.” diyebiliyorlar. J
  
 6. Benim şimdiye kadar %90 başarılı olduğunu gördüğüm yöntem  ise, daha çok sevdikleri bir oyun oynayacağımızı söyleyerek, dikkatlerini dağıtmak.Benimle oyun oynamayı çok sevdiklerini biliyorum.Sadece oyuncakları konuştursak bile çok mutlu oluyorlar.Bu yöntemi uygulayabilmek için, o anda yaptığım bir iş varsa bırakıp çocuklarımla ilgilenmem gerekiyor.Her zaman yapamıyorum.Bu sefer ben olmadan yapabilecekleri başka bir şey buluyorum.Yeter ki onları başka tarafa yönlendirebileyim.

Ben onlara kısa cümlelerle, soru cevap şeklinde ve daha önce yaşadıklarından örnekler vererek açıklama yaptıkça, yavaş yavaş bunları akıllarında tutmaya başladılar.

Sabırla tekrar etmek,kararlı ve istikrarlı olmak gerekiyor.Yanımızdaki bir yetişkin “Hadi bu seferlik yapsın annesi.” dese bile, kendimizden emin bir şekilde “Hayır.” diyebilmeliyiz.

Sevgiyle kalın...

11 Mayıs 2014 Pazar

Mavi kapak ailesi


Damacanayı açıp bir süre elimdeki kapağa baktım.Tekerlekli sandalye kampanyası için biriktirdiğimiz diğer kapakların içine atmadan önce, içimden "Saçını yandan toplamış bir kız gibi." dedim ve o anda kapağı bir kıza dönüştürmeye karar verdim.

Önce makasla saçlarını oluşturdum.Yüzü için kağıt ve keçeli kalem kullandım.Tokasını taktık.Gövdesi için maket bıçağıyla kestiğim yere dondurma çubuğu taktım.Gövdesini boyadık.

Bu kız yalnız kalmasın diye, yanına bir de erkek yaptık.
Hazır onları yapmışken, çocuklarını da yapalım dedik.Küçük su kapaklarını kullanarak çocukları oluşturduk.
Böylece dört kişilik mavi kapak ailesinin tüm fertleri tamamlanmış oldu.

Kızım kapak ailesi ile uzun süre oynadı.Bunu görmek beni çok mutlu etti.
O sırada beynim, "Ben buldum!Ben buldum!" diye bağırmaya başladı.Zor susturdum. :)

Bol oyunlu günler dilerim.
Sevgiler...

8 Mayıs 2014 Perşembe

Renkli Sayılar Tüneli


Uzun zamandır bu kağıttan tünellerden yapmayı düşünüyordum.En son, harfleri öğrenmek için yapılan bir tünel görmüştüm.Çocuklarım henüz okumayı öğrenmedikleri için 3 ile 5 yaşa uygun olan, sayılar ve renkleri tekrar edebilecekleri tüneller hazırlamaya karar verdim.

Beş adet A4 kağıdını uzunlamasına ortadan ikiye kestim.Şeritlerin iki ucunu da bir parmak kalınlığında katladım.Tam ortalarına farklı renklerle sayıları yazdım.

Kağıtları boyama ve yapıştırma işlerinde kızım bana yardım etti.Nasıl bir etkinlik yapacağımızı merak ederken, bir yandan kat yerlerini, kağıdın üzerine yazdığım sayının renginde boyuyordu.

Fotoğraflardaki gibi kıvırarak 1'den 10'a kadar sayıların yazılı olduğu kağıtları yere bantladım.
Tünelleri sağa ve sola kıvrımlı şekilde yerleştirdim.

Tünelden geçmesini istedikleri oyuncağı seçmelerini söyledim.Tahta tren güzel bir seçimdi.
Oğlum sırasıyla trenini tünellerin içinden geçirirken, kağıdı yırtmaması için önce treni tünelin bir tarafından içeri  sürüp sonra diğer tarafından tutarak çekmesi gerektiğini öğrendi.Treni tüm tünellerden geçirmek için, ona yön vermesi de gerekti.

Bu sırada ben bir yarışı sunar gibi yüksek sesle "Tren bir numaralı tünele girdiii!Tünel hangi renkte?" diye her tünele girdiğinde sayıyı vurgulayarak rengini sordum.Oğlum renklerin çoğunu doğru bildi.Heyecanla ve yüksek sesle rengi söyleyerek sürüşüne devam etti.Turuncu ve pembede başlarda takıldıysa da, üçüncü turu tamamladığında o renkleri de öğrenmişti.

Turu her tamamladığında, "Veee tren bütün tünelleri geçerek, bitiş çizgisine vardıııı!Bravooo!!!" diyerek onu alkışladım.
Oğlum bu oyuna bayıldı.Arabasını da bir süre oynadı.Benim sayıları söyleyerek, ona renkleri sormam çok hoşuna gitti.

Oyunun sonunda arabasını sürerken bir tüneli yerden çıkardı.Yüzü tam üzgün bir ifadeye bürünmüştü ki, "Olsun.Önemli değil.Ben onu senin için yine yapıştırırım.İstersen hepsini çıkarabilirsin." dedim.Bunu duyunca bir anda gülümsemeye başladı ve tünellerin içine arabasını sokarak hızla yukarı kaldırdı.Bunu yaptığında kağıtlar tamamen yerinden çıkıyordu.Ben de seslendirmemi şu şekilde değiştirdim."Araba tünele girdi!O da ne?Tünel havaya uçtu!" 
Hepsini havaya uçurduktan sonra oyunumuz bitmişti. :)

Bol oyunlu, eğlenceli saatler geçirmenizi dilerim.
Sevgiyle kalın...

Etkili Anne-Baba Eğitiminde Uygulamalar


Dr.Thomas Gordon'un "Etkili anne-baba eğitiminde uygulamalar" isimli kitabını, tüm anne ve babalara rahatlıkla tavsiye edebilirim."Çocuklarla iletişim kurarken nasıl bir yol izlemeliyiz?" sorusuna, örnekleriyle birlikte çok güzel tavsiyeler veriyor.
Ben bu kitabın eski baskılarından birini okumuştum.O zaman kızım daha tek tük kelimeleri söylemeye başlamıştı.Cümle kuramıyordu.
Bir gün parktan eve geldik ve kapıdan girdiğimiz anda kızım kendini oradan oraya atarak ağlamaya başladı.Güzel güzel,tatlı dille konuşmam, şunu yapalım,bunu yapalım tekliflerinde bulunmam onu susturmadı.Ağlamaya devam ediyordu.Kitapta yeni okuduğum iletişim şekli aklıma geldi.Bunun için çocuğumun o anda ne hissettiğini sesli olarak söylemem gerekiyordu.
"Parkta çok yoruldun." dedim.Sesi birden kesiliverdi.Kafasını sallayarak onayladı."Yatmak ister misin?" diye sordum.Tekrar onayladı ve yatağa geçti.Kısa sürede uyudu.
Bu inanılmaz bir şeydi.Artık ben de sihirli cümleler kurabiliyordum.
Kızımın küçük yaşından itibaren uygulamaya başladığım bu tekniği hala kullanıyorum.

Sevgiyle kalın... 

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Ev işlerine yardımcı çocuklar

Ev işlerine yardım etmek çocuklar için bir çeşit oyun.
Anneler ev işleri bitmek bilmediği için çocuklarına ayıracak vakitlerinin olmamasından yakınıyorlar.Oysa hem ev işi yapıp hem çocuklarla vakit geçirmek mümkün.


Ben, yapacağım her işe çocuklarımı nasıl katarım diye düşünüyorum.Bu onları kullanmak değil.Onlara zorla hiçbir iş yaptırmıyorum.Sadece daha çok birlikte vakit geçirebilmemiz için yollar arıyorum.Bir yandan ev işleriyle uğraşırken, bir yandan onları izlemeyi istiyorum.Çünkü çocuklarıma bakmaya doyamıyorum.İleride onlara anlatacağım güzel anılarımız kalsın istiyorum.Büyüdüklerinde onlara, "Ben ev işleriyle uğraşırken sizlere hiç vakit ayıramadım."demek yerine,"Birlikte şunları şunları yaptık." diye gülümseyerek anlatabilmek istiyorum.İsteyince bunu yapmak o kadar da zor değil.

Benim izlediğim yol ise şöyle;
Çocuklarıma, evde herhangi bir iş yapacağım zaman "Kim bana yardım etmek ister?" diye soruyorum.Koro haline "Beeeeeen!" cevabını alıyorum.Ev işlerinde bana yardım etmek, onlara gün boyunca oynadıkları oyunların bir devamı gibi geliyor.

Hem beni iş yaparken farklı istekleriyle rahatsız etmemiş oluyorlar, hem de önemli bir iş yapmış gibi hissederek kendileriyle gurur duyuyorlar.En önemlisi de anneleriyle birlikte vakit geçirmiş oluyorlar.

Ev işlerine çocuklarımın katkısı:

1."Evimiz çok dağıldı.Ben evi biraz toplayacağım.Sizin yardımınıza ihtiyacım var." diyorum.Ben kendi dağıttığım eşyaları toplarken, onlar da oyuncaklarını topluyorlar.

2.Yemek için ayıklanacak sebzelerin kabuklarını açıp ellerine veriyorum.Yarışarak hızlıca ayıklıyorlar.Kendi elleriyle ayıkladıkları sebzeleri daha iştahlı yiyorlar. ;)

3.Çorba gibi yemekleri ocağa koyduğum anda, henüz çorba çok ısınmamışken, çırpma teli ile (kaşıkla karıştırırken döküldüğü için.) çorbayı karıştırmalarına izin veriyorum.Zaten uzun süre karıştırmaktan sıkılıyorlar ama çorbayı karıştırmış oluyorlar.

4.Çamaşır makinesine çamaşırları doldurmalarına izin veriyorum.Deterjanı birlikte döküyoruz.Deterjan gözünü onlar açıp kapatıyorlar.
Çamaşır asarken sepetten çamaşırları tek tek çırparak bana veriyorlar.Çorapları eşleştirmek ise onların en çok sevdiği işlerden biri.Mandalla asmak isterlerse izin veriyorum.

5.Ben saplı yer bezi ile yerleri silerken,onların minik kovalarına da çok az su koyuyorum."Ben mutfağı silerken, siz de koridoru güzelce siler misiniz?" diyorum. Kaymasınlar diye terliklerini önceden giydiriyorum.Hem ben işimi bitirinceye kadar mutfağa girmemiş oluyorlar, hem de koridor güzelce ıslandığı için bana sadece kurulaması kalıyor. :)

6.Toz alırken veya koltukları silerken, onların ellerine de birer bez veriyorum."Sen burayı,sen de şurayı siler misin?" diyorum."Tabii anneciğim." cevabını alıyorum.Onlara verdiğim bezleri sadece suyla biraz nemlendiriyorum.

7.Kek ve kurabiye yapmak en çok eğlendikleri iş.Malzemeleri kaba birlikte döküyoruz.Onların yetişebileceği şekilde masada malzemeleri ekliyoruz.Çırpma ve yoğurma kısmını ben yapıyorum.O sırada onlar kek kalıbı veya tepsiye döktüğüm yağı fırça ile dağıtıyorlar.Keki kalıba dökerken onlar da kabı tutuyorlar.Kalan hamurları kaşıkla sıyırıyorlar. :)
Kurabiyeleri yaparken birer parça hamuru önlerine koyuyorum.Merdaneler ve kalıplarla diledikleri şekilleri yapıyorlar.O sırada ben de kendi hamurumla kurabiyeleri hazırlıyorum.Birlikte tepsiye diziyoruz.Yumurta sarısı sürme ve fındık,fıstık,çikolata parçacıkları serpme işini onlar yapıyorlar.

Bunlara benzer şekilde birçok ev işinde onlardan yardım istiyorum.Böylece hem ben mutlu oluyorum hem de onlar mutlu oluyorlar.

Çocuklarını seven tüm annelere sevgilerimle...

Kağıt havlu üzerine keçeli boya çalışmaları


Kızımın kağıt havlu üzerine keçeli boya çalışmaları.
Üstte havlunun desenlerini takip ederek noktalarla desenler oluşturdu.Altta "Resim yapmak rahatlatır." diyerek havluya dilediği gibi resim yaptı.Boyanın peçetenin arkasına çıkması çok hoşuna gitti.Bu yüzden kız resmini tekrar tekrar boyayıp arkasını çevirdi ve resmin tam olarak kağıt havlunun arkasına çıkıp çıkmadığını kontrol etti.
Resimlerini bitirdikten sonra kağıt havlunun bir katını ayırdı.Aynı resimden birini kendine ayırıp diğerini hediye etmeye karar verdi.
Sonra desenli olanı biraz suyla ıslattı.Renklerin nasıl dağıldığını inceledi.
Sadece siyah keçeli kalemle çizdiği bir kağıt havluyu ıslattığında mavi ve pembe renklerin ortaya çıkmasını hayretle izledi.

6 Mayıs 2014 Salı

Farklı nesnelerle baskı ve boyama


Bugün çocukların çok hoşuna bir etkinlik yaptık.Sanırım en kısa zamanda tekrarlayacağız. :)


Parmak boyasına batırabileceğimiz birkaç oyuncak ve diş fırçası çıkardım.Dondurma çubuklarının ucuna tül bağladım.
Masaya büyükçe parşömen kağıtlarından üç kat serdim.Köşelerinden bantlayarak masaya sabitledim.
Kağıdın büyüklüğü çocukları çok heyecanlandırdı. :)


Bir yoğurt kapağına bütün renklerden parmak boyası çıkardım.
Tırtıklı tekerlekleri olan arabayı sürmek oğlumun çok hoşuna gitti.Dakikalarca arabayı boyaya batırıp kağıdın üzerinde sürdü.



 Kızım diş fırçasıyla başladı, tüllü dondurma çubukları ile devam etti.Sonra da pony ve cicvcivin ayak izlerini çıkardı.


Diş fırçaları ile oyuncaklarını boyadılar.


 Son olarak oyuncaklarını kendileri yıkadılar.Bu da onlar için ayrı bir zevkti. :)


Bol oyunlu ve eğlenceli günler dilerim. :)
Sevgiyle kalın...

Kağıt rulodan fincan ve kova



Kağıt rulodan fincan yapma fikri çok hoşuma gitti.Fincan yapmışken, bir tane de kova yapalım dedik.
Bu faaliyeti yaparken, kızımla birlikte çok eğlenceli vakit geçirdik.. :)

                           

Yapılışı çok basit.
Tuvalet kağıdı rulosundan yaklaşık bir parmak kalınlığında bir halka kesiyoruz.Bu parçayı sapı için kullanacağız.
Ruloyu dört yerinden iki parmak uzunluğunda makasla kesiyoruz.


Kestiğimiz bölümde oluşan dört kanadı içe doğru tek tek katlarken, aralarına yapıştırıcı sürüyoruz.


Son kanadı da içe kıvırıp yapıştırdıktan sonra, üzerini keçeli kalem veya farklı boyalarla renklendiriyoruz.
Sap için kestiğimiz parçayı da boyuyoruz.Sayfanın başındaki fotoğrafta gördüğünüz gibi fincan sapı veya kova sapı şeklinde yapıştırarak faaliyetimizi tamamlıyoruz.


Eğlenceli bir misafirlik oyununun parçası olarak fincanlarımızdan doya doya çay,kahve içiyoruz.

Sevgiyle kalın... :)



Tahmin oyunu (Drama)


Hangi çocuk "Haydi gel seninle bir oyun oynayalım." diyen anne-babasını geri çevirir?
Merakla "Ne oynayacağız?" diye sorarlar. 
Bu oyun ekstra beceri veya oyun araç gereçleri gerektirmiyor.Çocuğunuzla baş başa olduğunuz her an oynayabilirsiniz.

Nasıl oynanır

Çocuğa, "Şimdi gözlerini kapat ve arkanı dön.Sırtına parmağımla bir şekil çizeceğim.Sen de ne çizdiğimi tahmin edeceksin" denir. 
Bu oyunu oynarken çocuğun ne hissettiğine konsantre olması gerekir.
Parmak ucuyla sırtına, çocuğun bildiği şekillerden biri çizilir.Örneğin: Daire,kare,üçgen...vb
En basit şekillerden başlayarak, çocuğun ne kadarını algılayabildiği ölçülür.

Sayılar veya harflerle devam edilir.

Tek tek çizildiğinde tüm şekilleri doğru algılayan çocuğa, şekiller ikişer ikişer çizilerek sorulur.
Örneğin: 1-2 , üçgen-daire , A-B
İki şekil çizildiğinde çocuk ilk şekli aklında tutarak, ikinci şekli anlamaya çalışır.Böylece hafızasını güçlendirecek bir çalışma yapmış olur.

Eğer çocuk ikişerli çizimlerin hepsine doğru yanıt verirse, önce üçerli,sonra arttırarak daha fazla sayıda çizim yapılabilir.Böylece çocuğa basit gelen oyun, onun için daha eğlenceli hale dönüşür.


Bu oyun her çocuğa eğlenceli gelmeyebilir.Çocuk istemiyorsa oyun bırakılır.


5 Mayıs 2014 Pazartesi

Pet şişe ve CD'den vazo


Kullanmadığınız CD'leriniz, bir pet şişe, renkli pullar ve kurdele ile şirin bir vazoya dönüşebilir.
Kızımın babasıyla birlikte, anneler günü hediyesi olarak yaptığı bu vazolar, erkenden sahiplerine ulaştı.
Kızımın toplayıp getirdiği çiçekler, bana ait olan vazoda yerlerini aldılar.


Pet şişe ve CD kullanarak yapılan saksı ve vazolar görmüştüm.Onları sprey boya ile boyamışlardı.Bizim elimizde sprey boya olmadığı için, şeffaf bir şişe kullandık.
Çamlıca gazoz şişeleri bu vazolar için ideal.
Pet şişenin eğimli olan üst bölümünü kestik.Kapağın üstünden CD'ye silikonla yapıştırdık.Şişenin üstüne yine silikon tabancasıyla renkli pullar yapıştırdık.
Kızımın yaptığı şey, babasının silikon damlattığı yerlere pulları yapıştırmaktı ve oldukça başarılıydı.

Son olarak kapağa yakın olan bölümüne bir kurdele bağladık.
Vazolarımız kullanıma hazııır! :)

Sevgiyle kalın...

Barbie bebeklere mayo yapalım

Yüzme sezonu açılmadan Barbie bebeklere mayo giydirelim dedik.
Üstelik bu mayolar suda ıslanmıyor, iç çamaşırı olarak kullanılabiliyor ve en güzeli de bebeklerin vücudundan çıkartılamıyor.Artık evde çıplak Barbie bebek görme ihtimalimiz yok! :)


Kızımın seçtiği renklerde ojeleri kullanarak Barbie bebeklere mayolar tasarladık.Mayoların ana hatlarını ben boyadım, kızım da içte kalan göbek ve sırt bölgeleri boyadı.
Bunu evde hemen denemek isteyenler için tavsiyelerim; 
1. Bu uygulamayı açık havada veya kapı pencere açabileceğiniz güzel bir havada yapın.Çünkü evin içinde oje kokusundan durulmuyor.
2. Ojeyi mayo için belirlediğiniz bölgelerin dışına taşırırsanız hemen asetonlu pamukla silin.Çünkü oje beklediği zaman, özellikle yumuşak olan bacak kısmından zor çıkıyor.Boşuna zaman kaybı oluyor.


Mayoların tasarımları daha çok kızıma ait.Özellikle sırtı çapraz askılı mayolar yapmamızı istedi. :)
Bebeklerini boyarken mutluluktan kendini kaybetmiş gibiydi. 

Hatta oğlum ablasının yaptığı şeye öyle imrendi ki, "Keşke benim de bir kız bebeğim olsaydı.O zaman ben de boyayabilirdim." dedi. :)


Henüz bütün bebekleri boyamadık.Farklı renklerde ojeler alıp onları da boyayacağız.
Sonra tüm bebekler bir kova suda kızım tarafından yüzdürülecek. :)

Sevgiyle kalın...

Su nasıl donar?Buz nasıl erir?


Su nasıl donar?Buz nasıl erir?
Çocuklar çizgi filmlerde buza çevrilen varlıkların nasıl kaskatı kesilip hareket edemediğini görüyorlar.Bunun nasıl olduğunu tam olarak algılayabilmeleri için buz deneyi yaptık.


Çocuklarla birlikte danino kaplarına minik oyuncaklar ve renkli pullar koyarak, üstlerine su doldurduk.
Derin dondurucuya koyarak beklemeye başladık.
"Oldu mu?" diye tekrar tekrar sordular.Çıkarıp henüz donmamış olan soğuk suya dokunmalarına izin verdim."Soğumuş ama henüz donmamış." dedim.
Sonunda donan suyu kaplardan çıkardım.
İkisine de ayrı kaplarda buzları verdim.Buzlara dokunarak sert ve soğuk olduklarını söylediler.
Buzun daha hızlı erimesi için kaplara su ekledim.Plastik bıçak ve çatallarla buzları hareket ettirdiler.
Buz erirken, pulların ve oyuncaklarının nasıl yavaş yavaş ortaya çıktığına şahit oldular.Parmaklarıyla çekerek oyuncakları çıkarmaya çalıştılar.Buzun içinde olan kısmı hareket ettiremediklerini gördüler.
Sonunda tamamen eriyen buzlar kapları suyla doldurdu.İçinde yüzen oyuncaklar ve pullarla bir süre oynadılar.


Bu deneyi hatırladıkça tekrar yapmak istiyorlar. :)


Anne babalara fikir, çocuklara eğlence ve deneyim olsun. :)