26 Temmuz 2014 Cumartesi

Basit çadır yapımı


Çocuklar çadırlara bayılıyorlar.Bu basit çadır fikri uzun zamandır aklımda olduğu halde ancak bugün hayata geçirebildim.Çok da güzel oldu.


Bu şekilde bir çadır yapmak isterseniz,ihtiyacınız olan malzemeler:
1 adet hulahop(Sadece bir yerden ekli olanları tercih edin.)
hulahopun çevresi genişliğinde uzun bir kumaş(ben iki parçadan oluşan,eski bir perdeyi kullandım.),
bağlamak için sağlam ip.

Eski perdelerimin uçları katlanıp dikilmişti.Hulahopa zahmetsizce geçirdim.
Siz bir kumaş kullanacaksanız,hulahopa rahatça geçirebileceğiniz şekilde kenarını kıvırıp makine çekin.

Hulahopu 4 yerinden iple bağladım.İpleri yukarıda birleştirerek,asılacağı yüksekliği rahat ayarlayabilmek için uzun bıraktım.İpleri hulahopa bağlarken kumaşa denk gelen yerde kumaşı biraz kestim ve ipi kumaşın da içinden geçirerek bağladım.


Çatının uzantısında bir çivi bularak çadırımızı astım.Tavana sabitleyeceğiniz bir çengele veya ağaç dalına da asabilirsiniz.
Renkli şifon parçaları ve şeritlerle çadırı süsledim.
Yere kilim ve yastıklar koydum.
Hem tam kapalı,hem de önden açarak iki şekilde kullanılabilen bir çadırımız oldu. :)


Sevgiyle kalın..

Pet şişeden iki kişilik kano


Hazır havalar sıcakken,çocukların bolca suyla oynuyorlar.Bu da beni suda oynayabilecekleri değişik oyuncaklar yaratmaya teşvik ediyor.
Bu sefer benzer bir fikri elimizdeki oyuncaklara uyarlayarak,ponylerimize pratik bir kano yaptım.


Bu iki kişilik kanoyu yapmak için ihtiyacınız olan malzemeler:
2 adet yarım litrelik plastik şişe,
bant
ve şişeyi kesmek için maket bıçağı veya makas.

1.Pet şişeleri yan yana koyarak,şişelerin tabanına ve ağzına yakın iki yerden bantla sararak şişeleri birbirine sıkıca bağlayın.
2.Kanoya binecek oyuncakları seçin.(Ben pony oyuncaklarını seçtim.)
3.Oyuncakların içine sığacağı büyüklükte şişelerin ortasını kesip çıkarın.
4.Oyuncakları yerleştirin ve suya bırakın.


İyi eğlenceler dilerim. :)
Sevgiyle kalın.

Leğende eğlenceli sanat



Küçük boyutta benzer bir etkinlik görmüştüm.Biz bunu biraz daha büyük boyutta yaparsak daha eğlenceli olabilir diye düşündüm.
Leğenin içine parşömen kağıdı yerleştirdim.Parmak boyası ve bir misket çıkardım.
Misketi önce boyaya batırmasını istedim oğlumdan.Sonra da leğenin içine atmasını.


Eğlenceli kısım asıl bundan sonra başladı.Leğeni iki yanından tutup misket leğenin içinde yuvarlanacak şekilde hareket ettirmesini söyledim.
Misketin kağıt üzerinde bıraktığı izleri görmek,her seferinde leğenin içinden alıp boyaya batırmak ve tekrar leğene atmak ayrı zevk verdi oğluma.İşlemlerin sırasını karıştırdığında hatırlattım ve tamamını tek başına yaptı.


Parmaklarına bulaşan boyaları da ara sıra kağıda bastırdı.Son olarak eline eski bir diş fırçası alarak birkaç fırça darbesi ekledi ve resmini tamamladı.


Minik sanatkarlara iyi eğlenceler dilerim. :)
Sevgiyle kalın...

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Çikolata kutusundan laptop


Bayram yaklaşıyor.Şimdiden hediyelik çikolata ve şekerleme alanlar var mı?İçi boşalan kutulardan yapılabilecek bir çok faaliyet var.Bunlardan biri de kutuyu laptop olarak dizayn etmek. 

Fikri kızıma söylediğim anda ekranında görmek istediği şeyleri çizmeye başladı.
Şeker dünyasında oynanan bir oyunmuş.Sitenin adı ile aynı olan oyunu,kutunun içine dilediği gibi çizip boyadı.


Kutunun kapağına bantladığımız A4 kağıdına,benim laptopuma bakarak tuşlar çizdi.Tuşlara harfleri ben yazdım.Boş kalan yerlere de birkaç resim ekledi.
Gerçek laptopta olan birkaç ayrıntıyı da (kamera,hoparlör,vs.) kutuya çizerek tasarımını tamamladı.


Kızımın eksik bulduğu tek parça laptopun kablosu ve fişi.Onu da kalın bir ipi kutunun yanına yapıştırarak yapmayı düşündüm.Şimdilik şarjıyla kullanıyor. :)

Mutlu faaliyetler dilerim.
Sevgiyle kalın...

Kağıt havlu rulosundan roket


Artık geri dönüşüm projelerimize çocuklar karar veriyorlar.Oğlum eline geçen kağıt havlu rulosundan bir roket yapmamı istedi.Roketin yapım aşamalarını en pratik şekilde ve hızlıca nasıl yapacağımı düşünmek de bana kaldı tabii. :)
Roketin kanatlarını takarak işe başladım.Bunun için üçgen şeklinde kestiğim kartonu iki yerinden,rulonun genişliği kadar aralıklı kestim.Bu işlemin amacı,kartonu ruloya takabilmek.


Kartonu takınca altta fazlalık kaldı.İyice içeri itebilmek için rulonun iki yanını biraz kestim.Böylece (ilk fotoğraftaki gibi) rulo ve karton aynı hizada oldu.
Şeritler halinde yırttığım krapon kağıtlarını rulonun içine uhu ile yapıştırarak ateşleme efektini yaptım.
Roketin burnu için plastik dondurma kapağını uhu ile ruloya yapıştırdım.


Roketimiz günlerdir arkasından alevler saçarak evde uçuyor. :)

Sevgiyle kalın...


Deterjan kutusundan çanta


Hemen hemen her sabah bir faaliyet yapıyoruz.Bize katılan komşularımız da bu faaliyetlerden büyük zevk alıyorlar.En son deterjan kutularından evler yapmıştık.12 yaşındaki tatlı komşumuz elindeki deterjan kutusuyla farklı bir şey yapmak istediğini söyledi.Bir süre kutuyu inceledikten sonra çanta yapma fikrini attı ortaya.Neden olmasın dedim ve başladık çalışmaya.


Ben kutuyu boydan boya maket bıçağıyla keserken, o da 2 adet A4 kağıdını sulu boya ile dilediği gibi boyadı.Bu kağıtları kutunun iki yanına şekilli keserek yapıştırdık.Kutunun kapağını çıkararak ağız kısmını da kesmiştim.Kutunun ağzı görünmesin diye iki tarafına birer delik açarak iki yemeni parçasını ayrı ayrı iğne iplikle kutuya sabitledim.Çok sıkı olmayacak şekilde büyük bir fiyonk şeklinde bağladım.
Renkli,şık ve sağlam bir çanta oldu.
Sahibi çantasını evine götürmeden önce birkaç fotoğrafını çektim.Fikir olsun. ;)

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Yumurta kutusundan hayvan maskeleri


Bugün kızım kahvaltıdan önce etkinlik yapalım diye tutturdu.Önce kahvaltı yaptık tabii.Bir yandan ne yapsak diye düşünmeye başladım.Komşularımız da gelince evde 5 çocuk oldu.Onlar da alıştılar bize geldiklerinde faaliyet yaptırmama.Bir süredir kenarda duran yumurta kutusu geldi aklıma.15'lik karton yumurta kutusu,bütün çocuklara birer maske yapmak için yeterliydi. :)


Kutunun ortasındaki uzun çıkıntılar kuşların gagası,tilkinin ve köpeğin burnu oldu.Bu çıkıntıları,hemen yanlarındaki iki yumurta bölmesi ile birlikte kestim.Gözlerini istediğim şekilde keserek açtım.Masaya sulu boya ve fırçaları çıkardım.Bu sırada ortaya çıkacak görüntüyü merak ederek aceleyle boyamaya başladılar.. :)

Kuşların gagalarını biraz keserek açma fikri onlardan çıktı.Maskelerin ön ve arkasını tamamen boyadıktan sonra kurumaya bıraktık.
Maskeleri kullanmak için lastik takma fikri pek iyi bir fikir gibi gelmedi bana.Kartonlar çok yumuşak olduğu için yırtılabilirdi.Dürbün gibi elleriyle gözlerinin önünde tutarak birbirlerine gösterdiler.Bir de tek tarafına çubuk bantlayarak denedik.Hepsi de kendi seçtiği hayvanı,dilediği renge boyadığı için,ortaya çıkan maskeleri çok sevdiler.

Eğlenceli faaliyetler dilerim.
Sevgiyle kalın...

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Balonlardan balıklar,taşlar,deniz kabukları ve süzgeçler


Küçük balonlara su doldurup ağızlarını düğümledik.Önceden boyadığımız taşları ve sahilden bulduğumuz deniz kabuklarını da içi su dolu bir leğene doldurduk.Çocuklar süzgeçlerle ava çıktılar.Oltaya takılanlar her seferinde ayrı heyecan yarattı. :)



Sabah faaliyetlerimiz


Bu sabah çocuklar faaliyet yapmak istediler.Komşumuzun iki kızı da gelince 4 kişi oldular.Sulu boya,pastel boya,makas,kağıt havlu ruloları çıkardım önce masaya.Hepsi dilediği gibi boyadı ve kesti ruloları.Sonra da boş deterjan kutusundan kızımın tasarladığı evi kestim.Kendisi pastel boya ile boyadı.
Hoşça vakit geçirmeleri için çocukların önüne sadece malzemeleri koymak bile yeterli. ;)


Deniz makarnasından misket yolu



Farklı oyunlar ve aktiviteler için aldığım misketleri ilk olarak deniz makarnasından yol yaparak oynadık.
Uzun süre oynadılar ve çok eğlendiler.
Deniz makarnamız kıvrık olarak bir kovanın içinde duruyordu.O yüzden düzleştiremedim.Daha da iyi oldu.Virajlı bir yolda ilerleyen misketleri izlemek çocukları çok heyecanlandırdı.


Maket bıçağıyla deniz makarnasını ikiye ayırdım.İçine misketin ilerleyebileceği büyüklükte boydan boya oyuk açtım.
Deniz makarnalarını eğim vererek koltuğa yatırdık.Misketler ortalığa saçılmasın diye yolun sonuna birer kutu koyduk.
Oynamaya doyamadılar. :)


Deniz makarnasından atlar



Kızım yatmadan önce "Keşke bir atım olsaydı..." deyince, o gece çocuklara birer at yapmanın zamanının geldiğini düşündüm.Uzun zamandır kullanılmadan bir kenarda duran deniz makarnaları bu atlar için en uygun malzemelerdi.


Atların burunlarını kıvırarak kurdele ve kalın iple bağladım.Küçük bir tutma yeri de yaptım.
Yeleleri için yünler kullandım.Baş kısmına bağladım.
Gözlerini düğmeden yaptım.Çuvaldızla iki taraflı bir delik açarak makarnanın içinden uzunca bir ip geçirdim.İpin iki ucuna düzmeleri dikerek sıkıca tutturdum.


Sabah atları gördüklerinde çok şaşırdılar ve sevinçten havalara uçtular.
Ek olarak kuyruk istediler.Kuyruk için yine yün kullandım.Makarnanın ucuna dolayarak bağlamak yeterli oldu.
Atlarımız hem karada,hem suda koşturabiliyorlar. ;)
Eğlenceli oyunlar dilerim.
Sevgiyle kalın.


11 Temmuz 2014 Cuma

Çocuklara savaşı ve ölümü anlatmak


Bosna Hersek savaşından bu yana 20 yıl geçmiş.Eşimin ailesindeki birçok erkeği kaybetmesinin ardından bunca zaman geçmesine rağmen,ancak bir ay önce babası ve dedesinin yeni bulunan toplu mezardan çıktığını öğrendik.İyileştirmeye çalıştığın yaranın tekrar deşilmesi gibi...Ne hissetmeli insan?
Bu haberi aldığımız sırada çocuklar da yanımızdaydı.Bazı şeyleri duydular ve kafalarında soru işaretleri oluştu.O gece yatmadan önce sorularını cevapladım.Hemen ertesi gün bilgisayarıma bu konuşmamızı kaydettim.Bugün Srebrenica katliamının yıl dönümü.Aklıma çocuklarla yaptığımız bu sohbet geldi.Yazımı olduğu gibi paylaşıyorum.

Çocuklar büyük babalarını sorduklarında onlara, savaşta öldüğünü söyledik.Çünkü bu ve benzeri konularda doğruyu söylemek gerektiğine inanıyoruz.Bunu söylediğimizde,bilmedikleri iki yeni kelime duymuş oldular.Savaş ve ölüm.

Önce savaşı merak ettiler.
“Savaş nedir anne?” diye sordu kızım.
“Savaş çok kötü bir şeydir.”dedim.
“Nasıl?” dedi merakla.
“Savaş kötüdür çünkü savaşta çok fazla insan ölür.”
“Peki neden savaş olur anne?”
“Ülkeler birbirlerinin topraklarına sahip olmak istediklerinde,silahlar ve bombalarla o ülkeye saldırırlar.Yani savaş açarlar.Silahlar ve bombalar insanları öldürür ve çok tehlikelidirler.”
“Savaş çok kötüyse neden savaş açıyorlar?”
“Savaşı kötü insanlar çıkarıyorlar.İyi insanların hiç biri savaş çıkarmak istemezler.”,

Savaş konusunda bu cevaplar çocuklar için yeterli oldu.Bir daha savaş hakkında soru sormadılar.Savaşın,silahların ve bombaların kötü şeyler oldukları akıllarında kaldı.

Sıra geldi ölüm konusuna.Bu konuda sordukları sorulara cevap vermekte zorlandım.Korkmalarını istemiyordum.Bir yandan bunun ne anlama geldiği hakkında kafalarında çok fazla soru işareti kalmayacak şekilde cevaplar vermeliydim.
“Büyük babam nasıl öldü anne?” diye soran kızıma,
“Silahla öldürmüşler.”  dedim.Silahların insanları öldürdüğünü önceden öğrendikleri için buna çok büyük bir tepki vermediler.
“Keşke ölmeseydi ve ben onu görebilseydim.”  diyerek dudağını büzen kızım,hayatında hiç görmediği büyük babası için üzülmüştü.
Oğlum ise “Büyükbabam ölmesin anne!Ölmesin!” diyerek biraz sinirlendikten hemen sonra kendince buna bir çözüm getirdi.Ellerini açarak yukarıya doğru baktı ve “Allah’ım, lütfen büyükbabam savaşta ölmesin.Amin.” diyerek dua etti.Anında rahatladığını gördüm.

Kızım “Nasıl ölünür anne?” diye sordu.
“İnsanların kalbi durduğu zaman ölürler.”dedim.
Kalbin ne işe yaradığını biliyordu.Kalp kanı pompalamazsa,vücudumuzda hiç bir organımızın çalışmayacağını söyledim.

 “Büyük babamın bir mezarı var ama anne öyle değil mi?Onu nasıl koydular oraya?”sorusu geldi bu sefer.
Konuyu dramatize etmeden,bilimsele yakın bir açıklama yapmak istedim.
“Kalp durduktan bir süre sonra vücut kokmaya başlıyor.Nasıl eti yemeyip dışarıda bekletirsek kokup bozuluyor,aynı öyle kötü kokuyor.O yüzden ölen insanları toprağın içine koyarak kapatıyorlar.Üstüne de ölen kişinin adını yazdıkları bir taş koyuyorlar.”

Bu çirkin konuyu fazla uzatmadan onu mutlu edecek bir şeyler söylemek istedim.

“Ölen insanların ruhu nereye gider biliyor musun?”diye sordum.
“Nereye?” diye sordu merakla.
“Allah’ın yanına giderler ve Allah’ın yanında,bu Dünya’da olmadıkları kadar mutlu olurlar.”
Ruh ve bedenin farklı şeyler olduğunu biliyordu.Ruh ne demek diye sorduğunda,düşüncelerinin onun ruhu olduğunu söylemiştim.Beden ise aynada gördüğü vücudu.
”Beden ölse bile insanın ruhu yaşamaya devam eder.”demiştim.Tabii ki nasıl olduğunu sormuştu.Ben de,düşünceleri ve duygularının ruhuna ait olduğunu söylemiştim.Birkaç örnek vermiştim.

Allah’ı ise hep çocuklar üzerinde çok güzel izler bırakacak şekilde anlattım.Hiçbir zaman Allah ile onları korkutmadım.Bu yüzden ölenlerin ruhlarının Allah’ın yanına gitmesi onları mutlu etti.

Yine de bir sorunumuz vardı.Kızım büyük babasını görememekten yakınıyordu.
İnancımdan sapmadan,onu mutlu edecek bir şeyler söylemek istiyordum.Aklıma gelen ilk şeyi söyledim.

“Allah’ın yanına giden ruhlar diledikleri zaman Dünya’daki sevdiklerini görebiliyorlar.Dünya’da kalan yakınları da onları görebiliyor.”
Bu cevap kızıma oldukça ilginç gelmişti.
“Ben onu nasıl görceğim?” diye sordu.
“Eğer çok istersen,onu rüyanda görebilirsin.”  dedim gülümseyerek.
Yatmadan önce yaptığımız bu sohbetten hemen sonra şükredip dua ettik.Kızım ayrıca büyük babasını rüyasında görmeyi diledi.

Sonraki gün bana, “Anne rüyamda büyük babamı ve babaannemi gördüm.”   dedi ve bana rüyasını anlattı.Anlatırken çok mutluydu ve gülümsüyordu.
Doğru mu söylüyordu yoksa gece yaptığımız konuşmadan mı etkilenmişti bilemiyorum ama yüzündeki gülümseme beni oldukça rahatlattı.

Yazdıklarım, benim inancım ve düşüncelerim doğrultusunda çocuklarımla yaptığım sohbetten ibaret. Her anne-baba bu konuyu içinden geldiği gibi çocuğuna anlatacaktır .


Bütün çocukların anne-baba sıcaklığı ve sevgisiyle büyümesi dileğiyle...

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Kağıt havlu rulosundan tokalık


Bu fikre bayıldım.Tokalar evin her tarafına dağılmıştı.Kutunun içine koyduklarımız ise birbirine dolanmış halde olduğundan,aradığımızı bulmak ve çözüp çıkarmak zaman alıyordu.
Tokaları kağıt havlu rulosunun etrafına dolayarak taktık.İçinden kalın bir ip şerit geçirerek astık.İplere de çıtçıtlı tokaları taktık mı işlem tamamlanacak. :)


Ayran şişesinden mini kuyu


Evimizin önünde bir kuyu olsa da suyumuzu kendimiz çıkarıp içsek diye düşünüyordum.Hayatında hiç kuyudan su çıkarıp içmemiş olan çocuklarıma kuyunun ne olduğunu anlatmak yerine,onlara küçük bir kuyu maketi hazırlamaya karar verdim.


Sert plastikten olan ayran kutusu bu iş için uygundu. ;)
Ön ve arkasını kare şeklinde keserek çıkardım.Bu iş için falçata ve makas kullandım.
Çuvaldızla fotoğrafta gördüğünüz noktalara karşılıklı delik açtım.Kalın bir çöp şiş çubuğunu deliklerden geçirdim.Uzun gelen tarafı bahçe makasıyla kestim.

Kapağı önce ortasından,sonra kenarına yakın bir noktadan deldim.
Çubuğun bir ucuna plastik kapağı ortasından taktım.Diğer açtığım deliğe ise kestiğim çubuk parçasını taktım.Kuyumuzun kolunu bu şekilde tamamladım.


Plastik bir oyuncak parçası kova olmaya uygundu.Bükülebilir,ince bir tel buldum.Kova olarak kullanacağım plastik kabı iki yanından delerek teli geçirdim.Telin uçlarını pense ile kıvırdım.Kızım kova ve teli boyadı.

Çubuğun ortasına yün ipliğin ucunu bağlayarak bantladım.İpin diğer ucunu,şişenin dibine rahatlıkla inecek uzunlukta kestim ve kovanın sapına bağladım.

Kolu çevirerek ipi çubuğa doladım.
Geriye kalan işlemi siz de tahmin edersiniz.Şişenin dibine biraz su koymak ve çocukların sevinçle bu minik kuyudan su çıkarmalarını izlerken kendinizle gurur duymak. :)
Sevgiyle kalın...

6 Temmuz 2014 Pazar

Plastik şişeden kuşlar için suluk


Hazırladığımız yemliklere kuşlar yoğun ilgi gösterince,biz de birer suluk yapalım dedik.
Pet şişelerin iki tarafını falçata ve makas yardımıyla keserek açtım.Nasıl süslesek diye düşünürken,çocukların aklına oje ile boyamak geldi.Rengarenk iki suluğumuz oldu.


Kapaklarına yakın bir noktayı çuvaldızla deldim.İp geçirerek ağaca,hemen yemliklerin yanına astık.
Bundan sonra yapılacak tek şey kuşların gelip su içmelerini ve yıkanmalarını beklemek. :)
Sevgiyle kalın...


5 Temmuz 2014 Cumartesi

Yumuşacık,mis kokulu oyun hamuru


Pamuk gibi yumuşacık,mis kokulu ve kar beyazı bir oyun hamuru yaptık.Kolay bulunur iki çeşit malzeme ile pişirilmeden hazırlanması, bu tarifi seçme sebeplerimin başında geliyor.


Kullandığım malzemeler:
Saç kremi
Mısır nişastası

Mısır nişastasını önceden buz dolabında bekletirseniz,hazırlarken daha hızlı sertleşerek oynanabilir kıvama gelecektir.
Bizim hamurumuzda 1 ölçü saç kremi,3 ölçü nişasta var.Ölçü olarak bardak kullandım.Nişastayı saç kremine azar azar ekleyerek,temiz elimle hamura bastırdığımda yapışmayacak kıvama geldiğinde hamuru 10-15 dakika buz dolabında beklettim.Oynanabilecek kıvama gelince dolaptan çıkardım.
Farklı renklerde hamurlar hazırlamak için gıda boyası kullanabilirsiniz.


Oğlum sadece mıncıklayarak oynamak istedi.


Hamurun bir kısmına sim ekledik.


Silikon kalıplara doldurup kalp şeklinde suratlar yaptılar.




Plastik peynir kabına koydukları hamuru,oğlum kaşık kaşık başka bir kaba doldurdu.Bunu yaparken "Anne bu dondurma gibi!" diyordu. :)


Bu bir kahvaltı tabağı imiş. :)


Pasta yapmak için sıkma tabancasını kullandılar.Hamur sert geldiğinde saç kremi ekleyerek yumuşattım.



Bu da kız çocuk şeklinde kurabiye kalıbı ile şekillendi.Boncuklar ve gül yapraklarıyla süslendi.


Oyunla geçireceğiniz mutlu dakikalar dilerim. :)
Sevgiyle kalın...

Pırıltılı kumsal ve kirpi


Küçük parçalar yapıştırılarak yapılmış büyük bir tablo gördüm.Benzer bir çalışmayı çocuklara yaptırmak istedim.Elimizdeki malzemeleri masaya çıkardık ve çocuklar farklı eserlerini özgürce yarattılar.


Kil hamuru ile köpük tabağın tabanını kapladık.Üstüne beyaz tutkal sürdüm.
Boncuklar,pullar,deniz kabukları,taşlar,parlak yün parçaları,farklı renklerde sim ve kürdanlar çıkardım.
Kızım seçtiği malzemeleri koyarak,tek tek parmağıyla tutkallı hamura bastırdı.


Bu sırada oğlum hamuru eliyle şekillendirerek,boncuklar ve kürdanları hamurlara batırıyordu.


Kızım hamurun tamamını boncuk ve deniz kabuklarıyla doldurmak yerine,boş kalan yerlere sim döktü.Son olarak üstüne kürdanlar batırdı.


Benim düşüncem bu tabloyu duvara asmaktı.Kürdanlarla bunu yapamayacağımızı söylediğimde,hamur kuruduktan sonra kürdanları çıkarmaya karar verdik.
Simleri dökülmesin diye şeffaf bir poşete geçirerek duvara asmaya karar verdik.


Elle şekillendirirken kuruyan hamuru su ile yumuşattık.


Üstüne kürdanlar ve boncuklar batırarak,gülümseyen birer kirpi yaptılar.


Herkese iyi eğlenceler. :)
Sevgiyle kalın...