15 Ocak 2015 Perşembe

Çocuğunuzun Alanına Giriyor musunuz?


Çocuğun alanına girmek ne demek?

Öncelikle çocuğumuzun yaşına göre kendi ihtiyaçlarını karşılama becerisini çok iyi bilmemiz gerekiyor.Ancak bu şekilde çocuğumuzun alanını belirleyebiliriz.
Ne demek istediğimi örneklerle anlatmaya çalışacağım.
Örneğin 3-4 yaş aralığındaki çocuk dişlerini tek başına fırçalayabilir.
Bu yaşlarda dişlerini tek başına fırçalamasına izin verilmemiş olan çocuk, dişlerini fırçalama işinin onun sorumluluğunda olduğunu bilmez.

Benzer örnekler:
Tek başına yemek yemesi.
Elini,ağzını,yüzünü kendi yıkaması.
 Kıyafetlerini,ayakkabılarını,ceketini kendi giyip çıkarması.
Oyuncaklarını,yatağını toplaması.
Okul çağındaki çocuklar için, Çantasını kendi toplaması.
Çantasını kendi taşıması.
Tek başına banyo yapması.
Tuvalete tek başına girip ihtiyacını karşılaması.

Daha bir çok örnek var.Peki bunların, çocuğun alanıyla ne alakası var?
Çocuğun tek başına yapabileceği işleri sürekli olarak onun yerine yapan biri varsa, bir süre sonra çocuk kendini beceriksiz ve aciz hissetmeye başlar.Çünkü kendisine ait olan alan işgal altındadır!

Su içmek için kalkan çocuğa "Ne istiyorsun?Su mu?Otur ben getireyim." diyen anne, çocuğuna iyilik yaptığını düşünürken, aslında farkında olmadan ona "Sen su almayı beceremezsin şimdi.Ben su alma işini senden daha iyi bilirim." mesajını vermektedir.

Hatta bu çocuk, onun yerine tüm işleri yapan kişiye karşı asabi davranabilir.Bunun sebebini kendisi bile tam olarak anlamadığı için açıklayamaz da.
Farkında olmadan çocuğun alanına giren ebeveynden genellikle şunu duyarsınız:
"Bütün ihtiyaçlarını karşılıyorum.Bütün günüm onunla uğraşmakla geçiyor.Bir de onun yaptığına bak.Beni hiç dinlemiyor.Ne söylesem ters tepkiler veriyor.Ne yaptıysam yaranamıyorum.Daha ne bekliyor ki benden?"

Çocuğun beklentisi bir işe yaradığını hissetmektir aslında."Beni rahat bırak artık.Bırak da kendi işimi kendim yapayım." demek istiyordur.
"Aman çocuğum ceketini giy.Dışarısı çok soğuk." diyen annesine oflayıp puflayan, hatta belki ceketini giymeyi reddeden çocuğun aldığı mesaj da şöyledir; "Sen havanın soğuk olduğunu anlamazsın.Soğuk havada ceketini giymeyi akıl edemezsin."

Çocuğumuza ne yapması gerektiğini hiç mi söylemeyeceğiz?
Neyi nasıl yapması gerektiğini tabii ki öğreteceğiz.
Yaşına göre tek başına yapabileceği işler için ona gerekli bilgileri vermek bizim görevimiz.
Örneğin; "Ayakkabılarını artık kendin giyebilirsin.Nasıl giyeceğini sana göstermemi ister misin?"
diyerek, ayakkabılarını giymesine yardım edeceğiz.Bir sonraki sefer tekrar ayakkabılarını kendi giymesi için sabırla izleyerek, yardım istediğinde nasıl yapacağını tekrar anlatacağız.Ta ki tek başına ayakkabılarını giymeyi öğreninceye kadar.Bunu öğrendikten sonra ise bir daha ayakkabılarını biz giydirmeyeceğiz.Hatta ayakkabılarını raftan kendisinin alıp yine kendisinin yerine kaldırmasını isteyeceğiz.Dışarıya çıkmadan önce ayakkabı giymesi gerektiğini bilen çocuğa ise sadece dışarıya çıkacağımızı haber vereceğiz.

Çocuğun odası da ona ait bir alandır.Onun odasına girmeden önce kapıyı çalıp "Girebilir miyim?" diye sormak, ona ait eşyalara izni olmadan dokunmamak, çocuğa o odanın ve eşyaların ona ait olduğu mesajını açıkça vermektedir.Bunu uyguladığınızda, neden sizin odanıza kapıyı çalmadan girmemesi gerektiğini ve neden sizin eşyalarınızı izinsiz almaması gerektiğini de rahatlıkla anlatabilirsiniz.

Okul binası,bahçesi ve sınıflar çocuklara ve öğretmenlere aittir.Onların alanıdır.Bu alanda anne-babaların çocuklara müdahale etmesi, onların alanını işgal etmesi anlamına gelir.
Sınıfa kadar girip çocuğun ceketini giydiren,çantasını,sırasını toplayan, arkadaşlarıyla konuşmalarına,oyunlarına,tartışmalarına müdahale eden ebeveynlere bir önerim var.
Okul içinde çocuğunuza her müdahale ettiğiniz an şunu hayal edin:
Çocuğunuz büyümüş ve işe gidiyor.
İş yerinde evrakları bir türlü düzene sokamıyor.Siz gidip onun yerine evrakları düzenleyecek misiniz?
İş arkadaşıyla tartışıyor.Siz gidip çocuğunuzu üzen o iş arkadaşını azarlayacak mısınız?
Bunu daha ne kadar sürdürebilirsiniz?

Çocuğunuza sorumluluklarını öğretip onu rahat bırakmazsanız, sorumsuz ve tek başına iş yapmaktan aciz bir birey yetiştirmiş olursunuz.

Çocuğun alanına girmek için bir sebebiniz varsa ve bu durum sürekli tekrar ediyorsa, çözüm arayın.
Örneğin aceleyle her sabah ceketini ayakkabısını siz giydiriyorsanız, hazırlanmaya daha erken başlayarak zamanı ayarlayabilir, kendisinin giyinmesine fırsat verebilirsiniz.

Şimdiye kadar hiçbir sorumluluk vermediyseniz ve çocuğunuz sorumluluk almayı reddediyorsa, kararlı olduğunuzu ona hissettirin.Alışkanlık kazanma süresi 21 gündür.Arada pes edip sorumluluğu tekrar kendi üstünüze alırsanız başa dönersiniz.

Çocuğun bedeni kendisine ait bir alandır.Bunu kabul edelim.
Çocuğu, öpmek istemediği kişiyi öpmeye zorlamak, akraba bile olsa kendisine dokunmasını istemediği biri varsa, dokunmasına izin vermediği için onu ayıplamak, çocuğa,
 isteyen herkesin ayıp olmasın diye bedenine dokunabileceği mesajını verir.Bu şekilde yetişen çocuk bedenini korumayı bilmez.Bu konuda çocuğun kararlarına saygı gösterilirse, kendi rızası dışında hiç kimsenin bedenine dokunamayacağını öğrenir.
Konuşarak kendini ifade etmeye başlamasıyla birlikte, saçını kestirmeden, küpe taktırmak için kulaklarını deldirmeden önce fikrini sorarak, kararı kendisinin vermesine olanak tanıdığımızda, çocuğumuza bedeninin kendine ait bir alan olduğu mesajını vermiş oluruz. 

Kendine güvenen, sorumluluk sahibi mutlu bireyler yetiştirmek dileğiyle.
Sevgiyle kalın.
Eda S.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder